Felaket çalışanlar da etkiler mi? Tükenme nedir?

Yüksel Ş, Sercan M, Sezgin U, Gökalp P G ( 2005) Bir depremden sonra.. bir depremden önce… ADEPSTEP. IPS Iletisim Vakfi Yayinlari-9,  Istanbul

Bazı durumlar işimizi uygulamanın sınırlarını zorlar. Bu durumun bedeli yardım sağlayan kişilerin ve kurumların da yıpranması, zedelenmesi olabilmektedir. Marmara Depremi kuşkusuz bu zorlamanın örneklerinden biri.  Felaketzedelerle çalışırken çalışanlar ve yardım edenlerin hedefi felaketzedelerin sağlıklı bir yaşam sürdürmesine ve onların daha kaliteli bir yaşam geçirmesini sağlamak olarak özetlenebilir.

Bu yazıda özellikle travma ve matem konularında yoğun olarak çalışan sağlık ekibi üyelerinde yaşanan  ve farklı adlar verilen İkincil Travmatik Stress veya Tükenme  gibi bir kavram tanıtılacak. Amaç risk işaretlerini hızla alıp kendimizi ve ekibi korumak

İkincil Travmatik Stres (İTS)  nedir ve nasıl adlandırılır ?

Figley (1995) İkincil Travmatik Stres yazısında profesyoneller veya gönüllü olarak travma mağdurları ile çalışanların  çelişkisine dikkati çeker. “Başkalarının acısının içine yeterince girmezsek onları nasıl anlarız?” “Onların acılarına çok fazla girersek bizim için büyük riskler doğar”. Bu durumda hedef “neler tehlike yaratır?” “kendimizi ne zaman riske atmalıyız?” “kendimizi nasıl koruyacağız?” gibi kilit soruların yanıtlarını bilmek olacaktır.

Felaket kişinin yaşamında var olan alışılagelmiş uyumunu sarsan, yaşayanları az veya çok etkileyebilen özel bir kriz durumudur. Felaketten herkes etkilenebilir. Etkilenmeye doğrudan felaket mağdurları gibi onların yakınları da açıktır. Felakettin olumsuz etkilerinden kurtarma ekibinde çalışanlar da bağışık değildir.  Onlarda da ciddi sağlık sorunlara yol açabilir.  Ruhsal hastalıklar sınıflandırılma temel tanılama el kitabı olan DSM-IV Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) tanısını tanımlarken felaketlerin, şiddetin bulaşıcı olduğunu aşağıdaki sözlerle kabullenir “kişi gerçek bir ölüm  veya ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma veya  kendisinin  veya  başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş veya böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir (APA 1994).

İnsanlık tarihi boyunca travmanın ruh sağlığına olumsuz etkileri bilinmektedir ama  XX. Yüzyılın son çeyreğinde konu daha sistemli olarak incelenmiştir. İTS ise daha yeni bir kavram, güncel bir tartışma konusudur. Çalışanların da insan olup etkilenmesine farklı adlar verilmektedir. Bu kavramların Türkçe karşılıkları da tam oturmamış olduğundan özgün isimleri ve Türkçe önerilerle birlikte kullanıldı.  Konuyu açığa  çıkarmakta öncü olan Haley 1974’de, Vietnam Savaşı gazileri ile çalışan terapistlerin dikkatini çekmiş ve terapistlerin savaş yıkımlarına karşı korunmalarının  gereğine işaret etmiştir. Duygusal bulaşma (emotional contagiation) Miller, Stiff, Ellis (1988), McCann ve Pearlman (1989) bakıcı  zedelenmesi olarak türkçeleştirilebilecek “Vicarious traumatization”  terimini önermişti. 1991’de Figley ilk olarak “Helping Traumatized Families” kitabında sevecenlik yorgunluğu (compassion fatigue) terimini kullanmıştır.  Daha sonra kavramı yeniden tanımlayarak İTS terimini kullandı.

Kendisi için önemli olan travma mağduru bir kişiye yardım etmeğe çalışırken, yardım ekibinde çalışan kişinin kendinde strese bağlı sorunların yaşanmasına İTS denmektedir (Figley 1993). STS Akut Stres Tepkisi (AST) veya TSSB gibi tanımlanmış bir hastalık  durumu değildir. Mutlaka bir hastalık bir durumu önermez. TSSB benzeri bir tablo olup tek farkı, kişinin felaketi doğrudan yaşamamış, ama felaketzedelerle karşılaşmış olmasıdır.

Wilson ve Lindy’s (1994) psikodinamik anlayışa uygun olarak TSSB ile çalışanlarda özel bir karşı-aktarım (countertransference)’ı tartışır.  Terapistin tedavisini üstlendiği kişi ve ruhsal düzeneklerine olan bir tepki olarak ortaya çıkan karşı-aktarım, daha geniş bir kavramdır. Belirli bir kuramsal anlayışı ve  onun önerdiği  tedavi anlayışını getirir. Bu nedenle onu diğer kavramlardan ayırmak uygun olacaktır.

Günümüzde konu ile ilgili üç temel kaynak var. İlginçtir ki bu kitaplarda CF, İTS, VT terimlerinden birini öneren ve kullanan yazarlar birbirlerinin önerilerini de yazılarında kullandıklarını görüyoruz. Tüm bu karışıklık içinde bugün en çok kullanılan terim ilk kez Freudenberger tarafından 1974 de ifade edilen tükenme (burn-out) olmuştur. Türkiye’de, Tükenmeyi Değerlendirme Ölçeği hemşire, doktor farklı sağlık çalışanlarında incelenmiş ve ölçümü ile ilgili ölçeğin geçerlilik ve güvenirlilik çalışması da yapılmıştır (Aslan ve ark. 1998).

Kısaca, profesyonellerin ve sürekli gönüllülerin  işlerini yaparken zarar görebileceği anlayışı tescil edilmiştir. Hatta Amerikan Psikoloji Derneği, üyelerini olayın bulaşıcılığı konusunda uyarır ve ilk belirtileri tanıtıp gerektiğinde önlem alınmasını eğitim anlayışı içine yerleştirir. İnsan hakları, travma tedavisi, şiddet, kaza, felaket ve benzer olaylarda yakınlarını kaybedenler ve sakatlık yapan hastalıklarla  ve benzer  sorun grupları ile çalışanlar özel merkezlerde bir dış supervizör aracılığı ile sorunlar henüz çıkmadan önlem alınmasına gidilmektedir (Munroe 1995).

Şunu kabul etmek zorundayız ki,  adları ne olursa olsun, işimiz ve hastalarımız felaket içinde olduğunda acı ve dehşetlerini bize anlattıklarında  yaşamımız etkilenir. Bu süreci kuşkusuz travmanın cinsi, yardım eden kişinin özelikleri, travma veya istismarın olduğu ortam, şiddet mağduru kişinin özellikleri gibi pek çok etken faktör birbirlerini tetiklemektedir.

Bu etkilenme sürecinde önemli bir yeri olan eşduyum kavramını açıklamak yerinde olacaktır.

Eşduyum (empati):

Başkalarının yaralarını sararken yardım edende sorun yaratan kavramlardan hiç kuşkusuz en önemlilerinden olan eşduyumdur.  İnsan iletişiminin  önemli  bir öğesi olan eşduyum psikoloji ve değişik psikoterapilerde önemli  bir kavramdır. Eşduyum bir kişinin kendisini bir başkasının yerine koyabilmesi ve bu yolla onun duygu, düşünce, tutumları ve yaşantısını anlayabilmesidir. Eşduyumda amaç, karşımızdakinin bakış açısını tanımaktır. Eşduyum, hastanın iç ve dış  dünyasındaki yaşantılarını araştırarak ona yardımcı olmanın bir yolu olup karmaşık bir süreçtir. Uygun biçimde kullanıldığında eşduyum hasta-terapist arasında daha iyi terapötik işbirliğinin kurulabilmesine, hastanın yaşadıklarını daha kolay ifade edebilmesine, bilinç dışı konular hakkında içgörü kazanılmasına, aktarım sorunlarının ele alınabilmesi ve kendiliğin çeşitli açılardan gelişmesine ve kişiler arası ilişki becerilerinin iyileşmesine yardımcı olabilir (Gülseren 2001).

Mağdura eşduyumun bir sorun yaratabildiğini vurgulayan Raphael (1994) kurtarma işlerinde çalışanlarda dokuz genel dinamik tema bildirilmiştir. Bu temalar: zorlama ve yıkım, ölümle yüzleşme, çaresizlik, öfke, kayıp, bağlılık, gurur sevinç, hayatta kalma suçluluğu, gözetlemecilik (voyerizm).

İkincil Travmatik Stresin etkileri:

Tıpta korunma, bir hastalığın olmadan engellenmesi anlamına gelir. Ruh sağlığı alanında koruma da aynı anlamı taşır. Öncelikle şiddet, baskı, istismarın engellenmesi gerekmektedir. Kısaca bu amaçla, öncelikle insan hakları ihlallerinin engellenmesi ve barış gereklidir. Farklı şiddet biçimlerinin uygulanması ile mücadeleye giden en kestirme yöntem, resmi sorumluların, politikacıların her düzey şiddete toleransın azaltılması yönünde uygulamalar için değiştirilmesi, bu konuda yaygın bir eğitim gerekir. Afetlerin felakete dönüşmesini önleyecek olan da, ortaya çıkacak afette bağlı kayıpları önleme ve destek hazırlıklarını afet öncesi yapmaktır. Afet sonrasında arada İTS’ye bağlı çıkan sorunlar, çalışanların sorunları gözlenmeli, erken yakalanmalı ve hızla krize müdahale edilmelidir.

TSSB’ye benzer şekilde, profesyonellerde görülen İTS belirtileri de çok yönlüdür:

1-Kişisel etkiler:

  1. a) Bilişsel etkiler (şaşkınlık, unutkanlık, güvensizlik, katılık, mükemmeliyetçilik, kuşkuculuk, travmanın canlanması),
  2. b) Duygusal etkiler (güçsüzlük, kaygı, korku, depresyon, suçluluk, donukluk),
  3. c) Davranışsal (sabırsızlık, huzursuzluk, kaza eğilimi, sigara, alkol kullanımında artış, içe çekilme)
  4. d) Bedensel (terleme, çarpıntı, ağrılar, bağışıklık sisteminde bozukluk),
  5. e) Kişilerarası ilişkilerde (tahammülsüzlük, yakınlarına ilgi azlığı, öfkelenme, arkadaşlardan uzaklaşma)
  6. f) İnanç sisteminde sorunlar (tanrıya kızgınlık, amaçsızlık, çaresizlik, yaşamın anlamını sorgulama).

 

2-Mesleki etkiler.

  1. İş başarısında düşüş (verimde düşüş, hevesin azalması, işten kaçınma, detaylara takılama, hataların artması, aşdırı yüksek standartlar koyma),
  2. Moral bozukluğu (doyumsuz, ilgi azalması, kopukluk, olumsuz / hatalı değerlendirme),
  3. Kişiler arası ilişkilerde sorunlar (sabırsız, iletişim kopuk, çalışanlar  arası çatışmalar, gereksinimlerin ihmali)
  4. Davranışsal etkiler: (devamsız, yorgun, yavaş, sorumsuz, huzursuz, aşırı çalışma).

 

İTS’den nasıl korunabiliriz?

Kişilerin İTS’den korunması aynı şekilde hem kişisel, hem de mesleki/ örgütsel boyutlarda olmalıdır (Yassen 1995). Aşağıdaki örneklerden anlaşılabileceği gibi önerilerin çoğu masraflı değil. Amaç koşulların olumsuzluğuna, zorluğuna karşın kişilerin kendilerine ve sevdikleri uğraşlara az da olsa zaman  ayırmaya  teşvik etmek.

1-Kişisel boyut:

Düzenli ve yeterli beslenme, yeterli uyku gibi kişinin kendine bakımı ihmal edilmemelidir. Dış koşullar ve gerçekler değişmeyebilir ama kişinin benimsediği spor, meditasyon ve benzer  aktiviteleri uygulaması; kendi ailesi, arkadaşları ve meslektaşları ile yakınlığını sürdürmesi; farklı toplumsal etkinliklere katılması olanak ölçüsünde ihmal edilmemelidir. Gerektiğinde akran danışmanlığı, danışmanlık veya tedavi gibi destek sistemleri almaktan kaçınılmamalıdır.

2-Mesleki/örgütsel boyut:

Travma mağdurlarının psikolojik sorunlarının bulaşmasından korunma amacı ile yoğun emek ve yüksek maddi yatırımın gerekmediği hatta lüks ve yersiz olduğu anlayışı sıklıkla ifade edilmektedir. Sorunlu durumlarda ortak çalışma ve örgütlemede, kıdemli, deneyimli yöneticilerin  rol alması gereklidir. Aslında, durum bulaşıcı hastalıklarla mücadeleden farklı değildir. Korunulmazsa bulaşır.

Pearlman ve Mac Ian (1993) bir grup profesyonelin kendilerini nasıl rahatlattıklarını incelediğinde başka meslektaşlarla konuşma-paylaşma, eğitim çalışmalarına katılmak, aile ve yakınları ile zaman geçirmek, seyahate gitmek, egzersiz yapmak gerektiğinde profesyonel danışmanlık almak başı çeken uygulamalar arasında sayıldı.

İkincil Travmatik Stres’den Koruyucu Önlemler

  • Çalışanlar için korunma önlemi ilke olarak travmatik sorunlarla yoğun çalışan kurumların çalışma planı içinde olmalıdır:
  • Kişiler, olası belirtiler ve riskler konusunda eğitilmeli.
  • Elemanların çalışmaları kişinin kaldırabildiği sınırlar içinde planlanmalı.
  • Aşırı yüklenmelerin sıklıkla olmamasına dikkat edilmeli.
  • Kurumların çalışanlarına, düzenli olarak sorunların ifade etmesine- boşaltılmasına olanak veren, ve bir dış danışmanın idaresinde toplantılar yapması yararlı olacaktır.
  • Ruh sağlığı çalışanı mağduru ya da felaketzedeyi kendi yakın arkadaşları /aile üyeleri yerine koymamalı.